25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününde uzun bir aradan sonra yazmaya karar verdim..
Aslında adı ne olursa olsun yıl içindeki göstermelik kutlanan sözde günler ilgim dışına.
Maalesef yıl içindeki tüketim günleri önemsendiği kadar Milli Bayramlarımız önemsenmiyor.
Neden çünkü Milli Bayramlarda tüketim yok…
Ama 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününü önemsiyorum..
Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde keşke kadınlardan yana iç açıcı bir şeyler yazayım derim..
Bir önceki yıla göre kadınlar daha iyi durumda, refah seviyemiz yükseldi, daha mutluyuz, daha güvendeyiz, kadına şiddet yok denecek kadar azaldı, kadınlar olarak artık hak ettiğimiz değeri görmeye başladık yazabilmeyi çok arzu ederim…
Ne yazık ki her sene bir önceki yılı arar duruma geldiğimizi görüyoruz.
Ama siyasiler başta olmak üzere, ulusal basında, sosyal medya hesaplarından kadınlara sahip çıkan demeçler verirler ki..
Ruhumuzu okşayan demeçleri tekrar tekrar okumak istersiniz.
Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk,1926 Medenî Kanunuyla aile ve toplum hayatında kadınlara çoğu batılı ülkeden daha önce geniş haklar tanımış biz kadınlara..
Ve "Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın." Sözleriyle bizi ne kadar yüceltmiş..
Birde Atasözü var.” Karının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik etme” bu iki söylem arasındaki farkta Atatürk’ün büyüklüğünün göstergesi..
Değil mi ..?
Gelelim günümüze...
Biraz da biz kadınlara…
Unutmayalım ki, biz kadınları aşağılayan, döven, söven, bizi yok sayan, canımıza kasteden erkekleri biz yetişiyoruz..
Onları ayrıcalıklı yetiştiriyoruz..
Şunu unutuyoruz çoğu zaman..
Mümkün olduğunca izlemiyoruz ama televizyonlardaki dizilere bir bakın…
Zengin erkek fakir kız..
Aynı adama iki kardeş aşık olur..
Yada evli kadın evli erkek ilişkisi..
Adam kadını döver, sonra da ışıltılı bir akşam yemeğinde gönlünü alır..
Yada mafyaların şiddet içerikli ..
Dizilerin kadına şiddet ve kadın cinayetlerini teşvik etmesi, körüklemesi biraz tuhaf görünüyor değil mi?
Eğğğ bunların senaryolarını Rtük kontrol ediyorsa, neden izin veriyor..
Siyasiler neden gündeme getirmiyor..
Hemen hemen dört kadından biri şiddete maruz kalıyor.
2020 yılının 20 Kasım tarihi itibariyle 234 kadının öldürüldüğünü İçişleri Bakanı açıkladı..
Sebep her ne olursa olsun bir insanın diğerini öldürme gibi hakkı var mı?
Her canlının yaradılış sebebi olduğu gibi biz kadınların önemi tartışılamaz!
Kadını her konuda ikici sınıf insan görenler şunu unutmayın, sizi doğuran büyütüp besleyen, ateşlendiğinizde sabahlara kadar başınızda bekleyen ve bu güne getiren annede bir kadın..
Birazda özeleştiri yapmak gerekirse..
Üzgünüm ama..
Biz kadınların birçoğu da zamanının çoğunu maalesef sosyal medyada geçiriyor..
Yuvamız özel olmasına rağmen evinde ağırladığı konuklarına ne ikram ettiğine, kahvenin yanına koyduğu kaliteli ! çikolataları, mutfağını, masanın üzerindeki on çeşit pastasını paylaşmak için ayırdığı zamanını çocuğuna yada eşi için kullanmıyorlar..
Kime ne senin evinin içinden, ev bu adı üzerinde özeliniz değil mi?
Evinizi yeni aldığınız eşyalarınızı, çocuğunuzun yatak odasını konuklarınıza ikramlarınızdan bize ne yahu..
Ama…
Kör bir insana rengi anlatmak ne kadar zorsa doğruları anlamak istemeyen insana doğruları anlatabilmek o kadar zordur.
Unutmayalım ki..
Biz kadınlar güçlü isek, toplumda güçlü demektir.
“ şiddet” ile toplumsal anlamda mücadele edilmesi,insanlığın bu “utanç”tan kurtulması dileğiyle..
sağlıklı Günlerde..
Sevgiyle Kalın..